Elazığ Tarihine Yolculuk: Elazığ Tarihi Yerleri
Elazığ, Doğu Anadolu'nun tarihi zenginliklerle dolu bir kentidir
Elazığ, Doğu Anadolu'nun tarihi zenginliklerle dolu bir kentidir. 4.000 yıllık bir geçmişe sahip olan şehir, Türkiye'nin en önemli şehirlerinden biridir. Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Elazığ'da, her dönemden izler taşıyan tarihi yerleri bulunmaktadır. Bu zengin kültüre tanıklık etmek isteyenler için keşfedilecek birçok tarihi yerleri vardır.
Elazığ, tarihi mirasıyla sadece bir geçmişi değil, aynı zamanda geleceği de aydınlatan bir kenttir. Bu tarihi mirası koruyup yaşatmak, gelecek nesillere miras bırakılacak en değerli hazinelerden biridir. Elazığ'ı ziyaret edenler, bu zengin tarihi ve kültürel dokuyu keşfederken, aynı zamanda geçmişin izlerini bugüne taşıyan bir yolculuğa çıkarlar.
Elazığ Alacalı Mesciti Tarihi
Eski Harput'un Kayabaşı mevkiinde, Kitapcıgil Parkı'nın içerisinde bulunan Alacalı Mescit, tarihi bir hazinedir. Dikdörtgen planlı olan bu yapı, geçmişten gelen bir selam gibi, zamana meydan okuyarak ayakta durmaktadır.
Mescidin üzeri, eskiden düz damla örtü ile kaplıydı. Fakat günümüzde koruma amaçlı bir çatı ile örtülmüştür. Mihrabı, sade bir şekilde kesme taşlardan inşa edilmiş ve içi stalaktitlerle süslenmiştir.
Binanın en önemli kısmı, boya bezemeli ahşap tavanıdır. Bu tavan, 9. yüzyılda yapılan bir onarım sırasında eklenmiş ve mescide eşsiz bir güzellik katmıştır. Batı cephesinde yer alan kapısı, yonca şeklinde bir kemere sahiptir. Kalın gövdeli minaresi ise, iki renkli taşlarla örülmüştür.
Alacalı Mescit, ilk inşa aşamasında Artuklular tarafından inşa edilmiştir. 9. yüzyılda yapılan onarım sırasında ise, ahşap tavan ve diğer bazı eklemeler yapılmıştır. Bu tarihi yapı, Harput'un zengin geçmişinin bir simgesi olarak, ziyaretçilerini geçmişe bir yolculuğa çıkarmaktadır.
Elazığ Kurşunlu Camii
Bucak Müdürlüğü'nün karşısında bulunan Kurşunlu Camii, tarihi bir ibadethane ve şehrin önemli simgelerinden biridir. Camii, geçmişte sahip olduğu medrese yapısını kaybetmiş olsa da, asırlık çınarıyla süslü bahçesi ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Kare planlı bir harim kısmına sahip olan Kurşunlu Camii, kubbeli bir çatı ile örtülüdür. Kubbeye geçiş tromplarla sağlanırken, kubbe kasnağında dört pencere doğal ışıklandırmayı sağlar. Mihrap, kesme taşlardan örülmüş sade bir niş şeklindedir. Harim kapısı ise yonca yaprağı formunda bir kemere sahiptir.
Son cemaat mahalli revaklı bir yapıya sahiptir. Orta kısmı beşik tonozlu, kenarları ise kubbeli olan bu bölümde, kubbelerin kurşunla kaplı olması dikkat çekicidir. Minare, son cemaat mahalline bitişik olarak inşa edilmiş olsa da, tamamen müstakil bir yapıdadır. Kare kaide kısmından sekizgen ve sağır nişli gövdeye, ardından da oldukça uzun yuvarlak gövdeye geçiş görülmektedir.
Caminin üzerinde iki kitabe bulunmaktadır. Bir tanesi oldukça harap durumdayken, kapı kemeri üzerinde bulunan ikinci kitabesinde 1153 tarihi okunmaktadır.
Camii içerisinde, abanoz ağacından yapılmış ve sanat değeri taşıyan bir minber yer almaktadır. Bu minber, aslında Ulu Camiye aittir ve Ulu Camii onarılırken buraya getirilmiştir.
Elazığ Sera Hatun Camii Tarihi
Kare planlı bir yapıya sahip olan Sara Hatun Camii'nin orta kısmı, dört sütuna dayanan bir kubbe ile örtülüdür. Kenarları ise tonozla örtülmüş olan caminin kubbesi, tonozları örten çatı ortasında az bir yükseltiye sahiptir.
Sade bir niş şeklinde olan mihrap, sanatsal açıdan çok değerli değildir. Fakat taş işçiliği ile öne çıkan minber, caminin dikkat çekici unsurlarından biridir. Son cemaat mahalli ile harim kısmı arasında bulunan minarenin merdiven kısımları koyu renk taştan, diğer kısımları ise beyaz taştan örülmüştür. Kitabesine göre 1898 yılında inşa edilen minare, caminin tarihi dokusuna katkıda bulunmaktadır.
Caminin iç kısmında sanatsal değeri olan yazılar yer almaktadır. Kubbedeki yazı Harputlu Gergerlioğlu Sait Efendi tarafından yazılmıştır.
Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan'ın annesi Sara Hatun tarafından yaptırıldığı rivayet edilen caminin ilk inşa tipi, daha sonraki onarımlarla büyük ölçüde değişmiştir. Kıble duvarının sol tarafındaki kitabede, 1585 yılında Hacı Mustafa tarafından onarıldığı belirtilmektedir. 1843 yılında ise Harput Müftüsü Hacı Ahmet tarafından büyük bir onarım gerçekleştirilmiştir.
Elazığ Ulu Camii
Harput Kalesi'ne hakim bir konumda bulunan Ulu Camii, üç ana bölümden oluşmaktadır: harim, son cemaat mahalli ve avlu.
Harim: Dikdörtgen planlı olan harim kısmına beş kapıdan giriş sağlanmaktadır. Altı paye ile iki sahına ayrılmış olan bu bölümde, mihrap önü kubbe ile, diğer kısımlar ise tonozla örtülüdür. Dört paye üzerine yükselen kubbeye geçiş kısımları stalaktitlerle süslüdür. Kubbenin geçmişte çinilerle kaplı olduğuna dair izler bulunmaktadır. Sanatsal açıdan çok değerli olmayan mevcut mihrap sonradan yapılmıştır. Yapının esas mihrabı, bu yeni mihrabın arkasında yer almaktadır. Tuğladan örülmüş ve eskiden çinilerle kaplı olduğu düşünülen eski mihrap, oldukça derin bir niş şeklindedir ve dıştan desteklerle sağlamlaştırılmıştır.
Son Cemaat Mahalli: Bu bölümün en dikkat çekici unsuru, alçıdan yapılmış mihrabıdır. İstiridye kabuğu şeklinde bir nişe sahip olan mihrap, dikdörtgen bir çerçevenin içerisine yerleştirilmiştir. Çerçevenin bordürleri çeşitli bezemelerle süslenmiştir.
Avlu: Dikdörtgen planlı olan avlunun güney tarafı hariç diğer kenarlarında, güdük kemerlerle bağlanmış payeler bulunmaktadır. Payelerin alt kısımları taş, üst kısımları ise tuğladan yapılmıştır. Avlunun kuzey tarafında, iki kemer arasında Kufi yazılı bir kitabe yer almaktadır. Bu kitabeye göre cami, 1156-1157 yıllarında Artuklu Hükümdarı Fahrettin Karaslan tarafından yaptırılmıştır. Caminin güney ve kuzeyinde birer kapısı vardır. Kuzey kapısı ilk inşa devrine aitken, güney kapısı daha sonra eklenmiştir. Tuğla işçiliğinin mükemmel bir örneği olan minare, eğri yapısı ile de dikkat çekmektedir.
Elazığ Murat Baba Türbesi
Ağa Camii'nin yanında bulunan türbe, altıgen planlı bir yapıya sahiptir ve basık bir kubbe ile örtülüdür. Kubbeye geçiş tromplarla sağlanmıştır. Osmanlı döneminden kalma bir eserdir.
Elazığ Dabakhane
Elazığ'da bulunan Dabakhane, eski binası tamamen yıkılarak modern bir şekilde yeniden inşa edilmiş bir yapıdır. Şifalı olduğuna inanılan bir su kaynağına ev sahipliği yapmaktadır.
Elazığ Harput Kalesi
Harput Kalesi, coğrafi konumu sayesinde tarihi devirlerde önemli bir kale olarak öne çıkmıştır. İki bölümden oluşan kale, iç kale ve dış kale olarak adlandırılır. Dış duvarların tamamı yıkılmış, sadece Harput'a girişte bazı kalıntılar görülmektedir.
Süt Kalesi olarak da bilinen iç kale, yalçın kayalar üzerine inşa edilmiştir. Kuşatılması oldukça zor olan bu kalenin içerisinde büyük bir mahalle bulunmaktaydı. Bu mahalle 70-80 sene öncesine kadar kullanılır haldeyken, günümüzde tamamen yıkılmış durumdadır.
Kalenin güney tarafında, kaya içerisinde oyulmuş kurban kesme yerleri kalenin ilk inşa devrinin Urartu Dönemi'ne ait olduğunu göstermektedir. Roma, Bizans ve Arapların Harput Kalesi'ni ele geçirdiklerine dair tarihi belgeler mevcut olsa da, bu devirlere ait izler kalede görülmemektedir.
Kale, bugünkü şeklini Artuklular döneminden yapılan büyük onarımla almıştır. 1205 yılında başa geçen Artuklu Hükümdarı Nizamettin İbrahim tarafından büyük bir onarım gerçekleştirilmiştir. 1228 yılında Artuklu Hükümdarı Nureddin Artukşah'ın Harput'ta yaptırdığı hastaneye ait kitabe, kale burcunda bulunmuştur. Bu kitabenin kalede bulunması, Artuklular döneminden sonra da kalede onarım yapıldığını göstermektedir.
1369-1370 yıllarında Dulgadıroğlu İbrahim ve Ethem Beylerin kalede onarım yaptıklarına dair kitabeler Harput Müzesi'nde yer almaktadır. 1465 yılında Harput Kalesi, Akkoyunlu Hükümdarı Hasan Bahadır Han'ın eline geçmiştir. Kalenin iç yapısındaki aslan, fil kabartmaları ve kitabesi bu devirdeki onarımla ilgilidir. Kale duvarlarının örme tekniğinden Osmanlılar döneminde de onarım yapıldığı anlaşılmaktadır.
Elazığ Meryem Ana Kilisesi
Harput Kalesi'ne bitişik konumda bulunan bu kilise, dikdörtgen planlı bir yapıya sahiptir. Bir duvarı kalenin oturduğu kayadan oluşurken, diğer duvarları moloz taşlarla örülmüştür. Dışarıya taşan apsisi yarım kubbe ile, diğer kısımları ise tonozla örtülüdür. Tonozları üç sivri kemer desteklemektedir. Yan duvarlarda yuvarlak kemerli payeli nişler bulunmaktadır.
M.S. 4. yüzyılda inşa edilen bu kilisenin iç kısmında bir çok kitabe yer almaktadır.
Kapı Üzerindeki Yazıt: 1134 yılında Rumların yerine Tatar Sultanı Aslan temellük ettiğinde, Süryanilerin mitranı ve ileri gelenleri imparatorun yanına giderek 1135 tarihli bir ferman aldılar. Ferman gereği, Marşumini Kilisesi, Simnudin altında Hüseyniya köyündeki Meryem Ana Kilisesi, Fırat Nehri kıyısındaki (Til Köyü) Marbarson ve Meryem Ana Kiliselerini 1135 yılında, 1179 yılında ise Harput'taki Meryem Ana Kilisesini onardılar.
Diğer Bir Kitabe: “1262 (M.1845) yılında ikinci Patrik İlyasa verilen yüksek ferman mucibince bu kilise onarıldı” denilmektedir.
Elazığ Cimşit Hamamı
Sara Hatun Camii'nin yanında bulunan bu hamam, Klasik Osmanlı hamamları tarzındadır ve günümüze kadar sağlam bir şekilde ulaşmıştır.
Kare planlı soyunma yerinin üzeri kubbe ile örtülmüştür. Kubbeye geçiş tromplarla sağlanmıştır. Soyunma kısmının ortasında bir havuz, kenarlarında ise sedler bulunmaktadır.
Sıcaklık kısmı ise dört eyvanlıdır ve köşelerde birer halvet yer almaktadır. Orta kısmın üzeri kubbe ile örtülüdür. Hamam, Yavuz Sultan Selim'in sipahi beylerinden Cimşit Bey tarafından yaptırılmıştır.
Elazığ Hoca Hasan Hamamı
Kurşunlu Camii'nin güneyinde bulunan hamam, Klasik Osmanlı hamamları tarzındadır. Soyunma, ılıklık ve sıcaklık bölümleri mevcuttur.
Soyunma Bölümü: Kare planlı olan soyunma bölümünün üzeri kubbe ile örtülüdür.
Ilıklık Bölümü: Ilıklık bölümü, soyunma ve sıcaklık bölümleri arasında geçişi sağlar.
Sıcaklık Bölümü: Sıcaklık bölümü dört eyvanlı tiptedir ve köşelerde iki kapısı vardır. Batı kapısı sade olmasına karşın, doğu kapısı abidevi bir görünüme sahiptir.
Elazığ Mansur Baba Türbesi
Sara Hatun Camii'nin kuzeybatısında bulunan türbe, sekizgen planlı bir yapıdır. İki katlı olan türbenin örtü sisteminin pramidal olduğu düşünülmektedir. Son yapılan onarımda bu pramidal örtü sistemi tekrar inşa edilmiştir.
Yapının inşa tekniği göz önüne alındığında, Artukoğulları döneminden kalma bir eser olduğu tahmin edilmektedir.
Elazığ Fatih Ahmet Baba Türbesi
Harput'a 2 kilometre uzaklıkta bulunan bu türbenin bahçesi, yaz aylarında mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Kaya üzerine inşa edilen türbe altıgen planlıdır ve iki katlı olarak inşa edilmiştir. Günümüzde sadece alt kat (kripta) kısmı mevcuttur. Dış kısımda ise ikinci kata ait izler görülmektedir. Türbenin yanında sanatsal değeri olmayan bir mescit ve yakınında bir çeşme bulunmaktadır.
Elazığ Arap Baba Türbesi Mescidi
Elazığ ovasına bakan bir yamaç üzerinde, Kurşunlu Camii ve Türbesi, 13. yüzyıldan kalma bir Selçuklu eseri olarak karşımıza çıkıyor. İki kısımdan oluşan bu tarihi yapı, Anadolu'nun zengin mirasının bir parçasını oluşturuyor.
Mescit Bölümü:
Kare planlı ve kubbeli bir yapıdır.
Kubbeye geçişi sağlayan üçgenler ve kubbenin eskiden çinilerle kaplı olduğu izlenmektedir.
Devrinin güzel örneklerinden biri olan mihrap, zamanımıza sağlam bir şekilde ulaşmıştır.
Mihrapta mavi renk hakimdir ve çinilerle kaplıdır.
Kuzeyde ana giriş kapısı, yanında ise minarenin kapısı yer almaktadır.
Batı tarafında türbenin üst katına çıkan bir kapı mevcuttur.
Taç kapının üzerinde 1276 (673 H.) yılında inşa edildiğine dair bir kitabe bulunmaktadır.
Minare:
Türbe ile mescit arasında yer alır.
Kaidesi taştan, gövdesi ise tuğladan örülmüştür.
Sırça bordürde yazı ve bezemeler vardır.
Üst kısmı tamamen yıkılmıştır.
Türbe:
Selçuklu türbelerinde olduğu gibi iki katlıdır.
Alt kat crypta (cenazelik), üst kat ise sandukaların bulunduğu kısımdır.
Üst katta sandukalar günümüze ulaşmamıştır.
Alt kat dikdörtgen planlı ve tonozla örtülüdür.
Burada, bir camekan içinde, günümüze kadar bozulmadan gelen bir ceset bulunmaktadır.
Cesedin kimliği ve buraya nasıl getirildiği bilinmemektedir.
Elazığ Balakgazi Anıtı
Kayabaşı mevkiinde bulunan Balak Gazi Anıtı, 1964 yılında Elazığlı heykeltraş Nurettin Orhan tarafından yapılmıştır. Anıt, Harput Artukoğulları Devleti'nin kurucusu Balak Gazi'ye adanmıştır.